Maden Jeologları Derneği Nasıl Bir Madencilik sorusunu cevapladı

Maden Jeologları Derneği Başkanı Ahmet Şentürk, madencilikte son 40 yıldaki gelişimi özetleyerek madencilikteki büyük değişim hakkından bilgi verdi. Madencilerin Çevre Koruma ve soyal dokuya uyum ilkeleriyle çalışmasının mevzuatla belirlendiğini ifade eden Şentürk '40 yıl önce yapılan madencilikte sadece üç aşama vardı. Şimdi arama - geliştirme - üretim aşamalarının ötesinde çevreyle uyumlu, doğayla barışık, sosyal dokuya uygun projeler hazırlamak zorundayız. Artık beş aşamalı çalışıyoruz ve bunun ülkemizde çok güzel örnekleri gerçekleşti' dedi.

Maden Jeologları Derneği Başkanı Ahmet Şentürk katıldığı “Maden Dünyası” televizyon programında modern madenciliği anlattı. Aynı zamanda YERMAM (Yerbilimleri, Maden ve Metalürji Profesyonelleri Birliği) Yönetim Kurulu Üyesi de olan ve ODTÜ Jeoloji Mühendisliği eğitiminin ardından 25 yıldır sektörde aktif olarak yer alan Ahmet Şentürk, maden endüstrisinin son 40 yıldaki gelişimini özetledi. 
Nüfusun artmasıyla orantılı olarak yer kürenin kaynaklarının kısıtlı olduğunu göz önüne alan madencilerin yeniden organize olduğunu aktaran Şentürk, “1980’lere kadar sadece üç aşamalı yürütülen madencilik, son 40 yıldır üretim aşamalarını çevreyle uyumlu yönde geliştirdi. Madencilik faaliyeti, önce dört aşamaya, şimdi de beş aşamaya çıktı. Arama, geliştirme ve üretim aşamalarına ek olarak çevreyle uyumlu, doğayla barışık, sosyal dokuya uygun projeler hazırlamak ve sonrasında doğayla en uyumlu olacak şekilde kapama işlemini yapmak zorundayız” dedi. Şentürk, ülkemizde belirttiği modern madencilik yaklaşımıyla gerçekleştirilmiş pek çok güzel örmek olduğunu söyledi.
Çevre mühendisliği gelişti
Üretimde çevrenin ve sosyal dokunun korunması yönünde yaklaşım ve uygulamaların geliştiğini aktaran Şentürk, şöyle devam etti: “Örneğin ‘çevre mühendisliği’ diye yepyeni bir mühendislik alanı hayatımıza girdi.  Çevre mühendislerinin en önemli işlevi yapılacak üretim tasarımlarının içerisinde, üretimden kaynaklanacak çevreye olumsuz etkisi olabilecek unsurları ortadan kaldırmak, onlara karşı önlem almak yönünde gelişen bakış açısı üretimde ciddiyetle devreye girdi.
Geçmiş dönemlerde madenciler bu kadar hassas davranmıyorlardı, şimdi öyle bir durum söz konusu değil. Artık ne mutlu ki madenci kapama dönemi dediğimiz, hiçbir gelir elde etmediği bir dönemde yapmış olduğu bütün o madencilikle ilgili rehabilitasyon sürecini başlatıyor ve çalıştığı alanı tekrar eski haline ve hatta doğaya en uyumlu haline getirecek şekilde çalışmasını tamamlıyor. Bu radikal değişim, bu çevreye ve sosyal dokuya uyum prensibiyle geldi, onunla da kalmadı maden rezervimizin tanımında yer aldı.”
Sosyal dokuya uyum
Türkiye’de artık çevreye uygunluğun değerlendirmesi ve kapama süresi ile birlikte beş aşamalı modern madenciliğe geçildiğini kaydeden Şentürk “Şu anda ülkemizde 20-25 noktada metalik maden projeleri var. Bunların hepsinde bu prensipler doğrultusunda çalışmalar yapılıyor” dedi.
Şentürk, 90’lı yılların ortasından itibaren Çayeli Bakır İşletmeleriyle başlayan modern madencilik uygulamalarının Ovacık madeni, Kışladağ-İliç’deki altın madeni gibi projelerde çok başarılı şekilde uygulandığını söyledi. Pek çok maden çalışmasında madenlerin işletilip tamamlandığı ve ardından kapatıldığını aktaran Şentürk, buralarda bütün bu faaliyetlerin nasıl çevreyle uyumlu yapıldığının çok güzel örnekleri söz konusu. Asıl önemli olan, biz ‘Sosyal dokuya uyum’ diyoruz. Yani sosyal olarak kabul edilebilir bir madencilik faaliyetinin yürütülmesi lazım” diye konuştu.