YAZARMIZ ÇİĞDEM ÇİMEN'DEN YENİ KİTAP İLK İMZA

Gazetemiz Çanakkale Bölge Haber'in yazarlarından, ''Kazdağ Çiğdemi'' imzasıyla tanınan Çiğdem Çimen, ''Kazdağı Olmak'' adlı ikinci kitabını Kafe Kültür Yayınevi tarafından yayınlanmasının ardından okurlarıyla buluşmaya başladı.

Gazetemiz Çanakkale Bölge Haber’in yazarlarından, ‘’Kazdağ Çiğdemi’’ imzasıyla tanınan Çiğdem Çimen, ‘’Kazdağı Olmak’’ adlı ikinci kitabını Kafe Kültür Yayınevi tarafından yayınlanmasının ardından okurlarıyla buluşmaya başladı. Çimen’in Ayvalık’ta Şeytanın Kahvesi’nde şair Bülent Güldal ve yazar Sinan Kahyaoğlu’nun katılımlarıyla gerçekleşen imza günü büyük ilgi gördü.
Yazar  Çimen İmza gününde yaptığı açıklamada, ‘’Bugün beni siz sevgili okurlarım ile buluşturan Ayvalık’ın simgesi olan tarihi Şeytanın Kahvesi’nin sahibi Sayın Suat Kaçak ve bütün Kaçak ailesine teşekkürlerimi sunuyorum. Yeni kitabımın ilk imza günümde, kitabımın hazırlığında olduğu gibi beni yalnız bırakmayan yayın evimin sahibi Halil Gökhan Yiğitler’e, değerli şairimiz Bülent Güldal’a ve yazarımız Sinan Kahyaoğlu’na da çok ama çok teşekkür ediyorum. Sizlerin varlığı ile geleceğe cesaretle bakabiliyorum. Sizlerin desteği ile, okurlarımın karşısına bölgemiz Kuzey Ege’yi bütün herkese tanıtıp anlatan yepyeni konu ve kitaplar ile çıkmak istiyorum. Bölgemizin değerini ve önemini her zaman anlatmak için çabalayacağım.’’ dedi.
Edremit tarihini yazan Sinan Kahyaoğlu, “Edremit ve Kazdağı çevresi ile ilgili pek çok kitap yazılmıştır… Çiğdem kardeşimiz Edremit, Havran ve Kazdağı köylerini tek tek dolaşarak orada yaşayan halkın nabzını tutmuş ve yöre insanına dokunmuştur. Yöre insanı ise Çiğdemi bağrına basmıştır. O dolaştığı yerlerdeki izlenimlerini ve yöre insanının düşünceleri ile kültürünü kaleme almış ve bunları yazarak Kazdağı çevresi için mükemmel bir eser meydana getirmiştir. Kitabı okurken adeta Kazdağı çevresinde dolaşılmakta. Teşekkürler Çiğdem.” dedi.
Şair Bülent Güldal’ın yeni kitapla ilgili şunları dile getirdi: “İda’nın Çiğdemi, demiştim ona. Gezi yazılarını okuyunca, Zeytin Çiçeği ismini de yakıştırdım. Ayvalık’tan Çanakkale’ye kadar olan bölgenin ormanlarını, dağ sularını, uçurum köylerini ve bu köylerin insanını, geleneğini öylesine güzel anlatıyor ki, her satırında onunla dolaşır gibi oluyorsunuz bu coğrafyayı. Köy kadınlarının yaşamını, zeytin toplayıcılarının çekisini, dağın ve yerleşim yerlerinin insandan yana olan işletmelerini içtenlikle tanıtıyor bilmeyenlere.
Şöyle diyor İda’nın Çiğdemi, Zeytin Çiçeği; “Efsanelerin, hikâyelerin, gelenek ve göreneklerin izini sürmek istiyorum. İsteğim bin pınarlı İda’nın özüne ermektir. Onun eteklerinde layığı ile yaşayabilmektir. Onun doğal ve kültürel mirasını, geleceğe aktarılmasını sağlamaktır. Hiçbir zaman da bu isteklerimin yerini maddiyata dayalı istekler almayacak. Aksini gerçekleştirirsem hangi yüzle yürürüm Kazdağı’mda…” Yüreğinin sıcaklığı düşüyor satır aralarına. Kimi zaman bir zeytin yaprağı, kimi zaman bir dağ gülü, kimi zaman coşkulu bir ırmak Çiğdem. Hepsinden önemlisi doğa sevdalısı bir kimlik. İnsanın doğayla var olabileceğinin bilincinde ve kimseleri kırmadan doğanın talanına karşı duruyor. Öneriler sunuyor. Bu sımsıcak gezi yazılarının okunması dileğiyle. Kutluyorum Zeytin Çiçeği’ni, İda’nın Çiğdem’ini.

 




yazarmiz çi̇ğdem çi̇men’den yeni̇ ki̇tap i̇lk i̇mza