Günümüzde büyük şehirlerde yaşamak kırsala göre her zaman daha kolaydır. Burada iş ve yaşam olanaklarının kırsala göre daha rahattır. Hayat standarttı ve yaşam kırsala göre bir tık yukarıdadır. Onun için büyük şehirler, kırsaldan göç alarak nüfusları her geçen gün artmaktadır. Göç ile birlikte doğan çarpık yapılaşma ve bununla birlikte şehrin kaldırabileceği yükten daha kalabalık olması problemleri de birlikte getiriyor. Daha fazla insan demek o kadar araç demektir. Çoğalan araç trafiği yaşadığımız şehirlerde büyük sorunlar yaratıyor ve bununla birlikte park sorunları da ortaya kendiliğinden çıkmış oluyor. Metropollerde yaşayan insanlar bir yerden kentin diğer ucuna gitmek için trafikte saatler geçiriyorlar. Günümüzde insanlar için zaman çok önemli olmuştur. Yaşanan bu trafik yoğunluğu içinde insanlar bir yerden bir yere koşuşturma içine girerek, gürültü, araç kornaları birde buna araçlardan çıkan egzoz salımları eklenince büyük şehirlerde yaşayan bireyler ister istemez günümüzün hastalığı strese kendiliğinden yakalanmış oluyorlar.
Metropoller hiçbir zaman uyumaz, devamlı nefes alır. Çünkü bu şehirlerde yaşam 24 saattir. Yaşayan ve nefes alan bir şehir her zaman hareketli ve çoğu zaman karmaşık bir hal almaktadır. İşe gitmek için sabah erkenden kalkılıp gün ağarmadan çalıştığın yere ulaşmak için yollara düşülür. İş yerinde geçen yorucu ve bunaltıcı çalışmanın ardından ise en iyi dinlenme elbet te yine o sımsıcak evlerimizdir. Çünkü insanın kendi evi gibisi yoktur. O dört duvar arası kendi kalesi gibidir. Evden içeri girildiği andan itibaren sorunlar kapı arkasında kalır.
Ama bu kırsalda böyle değil. Kırsalda yaşamak büyük şehirlerdeki yaşamanın rahatlığını bulamazsınız. Kırsal yerleşim yerlerinde yaşamanın zorlukları ve kolaylıkları vardır. Köylerde yaşayan vatandaşlarımız şehre göre yaşam kalitesi bir tık aşağıdadır ve ihtiyaçları kentte yaşayanlardan daha fazladır. Bu ihtiyaçların sıralarsak sağlık, eğitim, aydınlanma, iletişim, ulaşım ve ısınma gibi sorunlar başta gelir. Nüfus bakımından küçük olan yerleşim bölgelerinde bir sağlık kuruluşu veyahut hastane yoktur. Bu tip ihtiyaçlar içiz en yakın kasaba veya ilçeye gidilerek hizmetler alınır. Kırsalda yaşamanın dezavantajlarımda vardır. Kırsalda hava kalitesi büyük şehre göre daha temiz ve oksijen bakımından daha zengindir. Buda köyde yaşayan vatandaşlarımızın daha iyi oksijen alma, daha az alerji ve az hastalık anlamına gelmektedir. Köy gibi küçük yerleşim bölgelerinde faaliyet gösteren bacalarında duman tüten fabrikalar en azından şimdilik yok. Onun için doğa her zaman zengin ve temizdir. Burada yaşayan vatandaşlarımız hakkında yapılan araştırmalarda, şehirde yaşayan insanlarımıza göre daha az stressiz gün geçirdikleri ortaya çıkmış. Çünkü şirket toplantıları yok, bir yerden bir yere gitmek yok, ödemeler yok, büyük beklentiler içinde değiller, endişe yaşamıyorlar, büyük şehirlerin trafik kaosu yok, buda stresiz ve refah bir hayatı kendiliğinde getiriyor.
Son olarak büyük şehirlerde yaşamak kırsala göre farklı, kırsalda yaşamak ise zahmetli ve zordur. Şehirlerde çalışma sabahın erken saatlerinde başlayarak akşam saatine kadar devam eden bir keşmekeşlik ve bunun yanına yaşadığın stres, kırsalda ise yapacak işler bellidir. Tavuk varsa yemlersin, yakacak odunun yoksa hazırlarsın, bağ, bahçe yaparsın, yetmedi doğa gezisi yaparak günün rahatlığını yaşayarak gününü tamamlarsın. Hastalıkların boy gösterdiği bu dönemde kırsala taşınmak bu dönemde iyi fikirmidir? Böyle bir hayata hazırmıyız? Bu sorduğum sorunun cevabı siz okuyucularımın elinde. Hayat çok kısa, neyin ne zaman olacağı belli değil. Yukarıda anlattığım gibi farklı seçenek var, bir işe adım atmadan önce artılarını ve eksilerini göz önüne alarak büyük adımı atmadan önce artıları ve eksileri ile dikkatlice tarttığınızdan emin olun. Gününüz aydın neşeniz bol olsun.
ERHAN TAYLAN ([email protected])