Şu büyüklerin dünyasına uyum durumu yok mu mahvediyor çocuk dünyasından çıkmak istemeyenleri! O kadar pazarlık, o denli çıkar daraltıyor yürekleri.
Ne var yani çocuk gibi bir arada, birbirimizin üzerine basmadan yan yana büyüyüp gidebilsek.
Beynimizin bir köşesinde duran o canavar büyümese mesela… Hırslarımız, ihtiraslarımız, kötü taraflarımız büyümese. Sapıklıklarımız, sapkınlıklarımız, biz olmayışlarımız, -mış gibi yapışlarımız büyümese. Korkularımız, sorgularımız, zorluklarımız büyümese…
Gerçek büyümek mi? Akıllar büyüse yaşlarla birlikte. Masumiyetler büyüsün mesela. Çikolatalarımızdan aldığımız hazlar büyüsün. Gezdiğimiz yerler, yürüdüğümüz yollar büyüsün. Yaşama sevincimiz büyüsün. Okuduğumuz kitaplar yaptığımız resimler, çektiğimiz fotoğraflar, kattığımız kültürler büyüsün. Oyuncaklar mı? Versiyonları büyüsün. En çok ta kalbimizde ki sevgi, içimizde ki umut büyüsün…
Biz büyüklerden daha büyük dünyaları var çocukların, bizler büyüdükçe dünyalarımız küçülmesin. Dağları, denizleri kaplamasın ki hacmimiz rahat nefes alalım. Çocuk kalalım biraz, hayattan çocukların aldığı zevki alalım. Dev kalpli küçük insanlardan, dev kalıplı büyük insanlara dönüşmeyelim. Bunun için de en önemli şeyi önce kendimizi sonra herkesi, her şeyi sevmeyi ihmal etmeyelim…