Değerli okurlarım, bu haftaki köşe yazımı Muharrem ayı'nın başlaması itibarıyla çeşitli kaynaklardan araştırarak kaleme aldığım bir makaledir.
İslam takviminin başlangıcı olan hicri yılın ilk ayı Muharrem, Müslümanlar için hem tarihi hem de manevi derinliği olan kutsal bir zaman dilimidir. Arapça kökenli olan “Muharrem” kelimesi, “haram kılınmış, yasaklanmış” anlamına gelir. Bu isim, bu ayda savaşmanın haram kılınmasından gelir. Aynı zamanda, içerisinde barındırdığı acı hatıralar ve ibadetlerle Muharrem Ayı, İslam coğrafyasında farklı inanç ve kültürlerde önemli biçimde yer edinmiştir.
Hicri Yılbaşı ve Yeni Bir Başlangıç
Muharrem ayı, Hicri takvimin birinci ayı olması sebebiyle Müslümanlar için yeni bir yılın başlangıcını temsil eder. Hicri takvim, Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke’den Medine’ye hicretiyle başlar ve bu tarih, İslam dünyasında büyük bir dönüm noktasıdır. Hicret, sadece bir göç değil; aynı zamanda İslam'ın yayılması ve bir toplumun yeniden inşa edilmesinin adıdır.
Yeni bir hicri yılın başlaması, Müslümanlar için sadece takvimsel bir değişim değil, aynı zamanda içsel bir muhasebe ve yenilenme fırsatıdır. Bu dönemde yapılan dua ve ibadetler, bireyin geçmişini sorgulaması ve geleceğe dair daha sağlam adımlar atması açısından anlamlıdır.
Aşure Günü ve Peygamberler Tarihi
Muharrem ayının 10. günü olan Aşure Günü, bu ayın en faziletli ve önemli günlerinden biridir. İslam inancına göre bu günde birçok ilahi olay yaşanmıştır:
Hz. Musa’nın (a.s.) Firavun’un zulmünden kurtulması ve Kızıldeniz’in yarılması,
Hz. Nuh’un (a.s.) tufandan kurtulması,
Hz. Adem’in (a.s.) tövbesinin kabul edilmesi,
Hz. Yusuf’un (a.s.) kuyudan çıkarılması gibi olayların bu günde yaşandığına inanılır.
Bu özel gün, aynı zamanda Aşure tatlısıyla da hatırlanır. Farklı malzemelerin bir araya gelmesiyle yapılan aşure, birlik, bereket ve paylaşmanın simgesi olarak görülür. Anadolu'da komşulara aşure dağıtmak, toplumsal dayanışmanın en güzel örneklerinden biridir.
Kerbela ve Matem
Ne var ki Muharrem ayının en hüzünlü yönü, İslam tarihinin en acı olaylarından biri olan Kerbela Faciasıdır. Hicri 61 yılında (miladi 680), Hz. Ali’nin oğlu, Hz. Peygamber’in sevgili torunu Hz. Hüseyin (r.a.), ailesi ve yoldaşlarıyla birlikte, zalim Emevi halifesi Yezid’in ordusu tarafından Kerbela çölünde şehit edilmiştir.
Kerbela, sadece bir siyasi iktidar kavgası değil; adaletin, hakkın ve direnişin sembolü olarak hafızalara kazınmıştır. Hz. Hüseyin’in “Zulme boyun eğmeyen direnişi” bugün de birçok insan için ahlaki ve vicdani bir duruşun timsalidir.
Alevi-Bektaşi geleneğinde bu acı olay, Muharrem Matemi ile anılır. 12 gün boyunca oruç tutulur, eğlence ve düğün gibi kutlamalardan uzak durulur, yas tutulur. Kerbela’nın manevi anlamı, her yıl bu matemde yeniden yaşanır ve hatırlatılır.
Muharrem Ayında Yapılan İbadetler
Muharrem ayı, faziletli bir zaman dilimi olması hasebiyle çeşitli ibadetlerle değerlendirilir. Bunların başında oruç gelir. Hz. Muhammed (s.a.v.), Aşure gününde oruç tutmuş ve ümmetine de bunu tavsiye etmiştir. Sünnet olarak Aşure gününden bir gün önce ve bir gün sonra oruç tutmak (yani 9, 10 ve 11 Muharrem günlerinde) tavsiye edilir. Bu oruçlar, sevap kazanmak ve Allah’a yakınlaşmak için bir fırsattır.
Bununla birlikte, Muharrem ayı boyunca Kur’an-ı Kerim okumak, sadaka vermek, geçmişin muhasebesini yapmak, tövbe etmek ve dua ile meşgul olmak da bu ayın ruhuna uygundur.
Muharrem Ayının Toplumsal Mesajı
Muharrem ayı, bireyler arası kırgınlıkların sona erdirilmesi, hoşgörü ve kardeşlik bağlarının güçlendirilmesi için de önemli bir vesiledir. Özellikle Kerbela’nın öğrettikleri ışığında; zulme karşı direnmek, adaletin yanında olmak ve birlik içinde hareket etmek gibi evrensel değerler yeniden hatırlanır.
Toplumlar, geçmişlerini hatırlayarak, yaşanmış acılardan ders çıkararak ve ortak manevi değerlerde buluşarak daha sağlam bir geleceğe yürüyebilirler. Bu bağlamda Muharrem ayı, sadece dini bir takvim değişikliği değil; aynı zamanda inanç, adalet ve kardeşlik adına bir uyanış ayı olmalıdır.
Muharrem ayı; iç muhasebenin, tarihsel farkındalığın, ibadetin ve toplumsal dayanışmanın en yoğun hissedildiği aylardan biridir. Aşure'nin tatlılığı ile Kerbela’nın acısı arasında insanlık tarihine iz bırakan bu ayda, geçmişten ders almak ve geleceğe umutla bakmak hepimizin ortak görevi olmalıdır.
Bu vesileyle, yeni Hicri yılın tüm insanlığa barış, huzur, sağlık ve adalet getirmesini temenni ediyor; Muharrem ayının bereketini ve anlamını en derin şekilde yaşayabilmeyi diliyoruz.