Siyaset…
Sadece bir kelime gibi duruyor değil mi? ama günümüz Türkiye'sinde hemen hemen her 10 cümlenin 9’u siyasetle ilgili. Sosyal medyadaki paylaşımlar, sokaktaki fotoğraflar hepsi siyasetle ilgili olmuş. Peki, bu durum gençler arasında nasıl gözüküyor hiç düşündünüz mü? Ben anlatayım size: Daha gençliğimin baharında gezip tozmam gereken yaşta ben haberlerde yok altılı masa yok cumhur ittifakı gibi olayları izliyorum. 21 yaşındayım benim arkadaşlarımla eğlenmem, okumam, seyahat etmem dışında bir hayat kaygımın olmaması gerekiyordu. Fakat bu siyaset yüzünden çoğu genç gibi ben de önümü göremiyorum. Her an bir bakan açıklama yapacak diye elimde telefonum bekliyorum. Bekliyorum, okulum yüz yüze mi olacak diye, bekliyorum seçimde kimler aday olacak diye, bekliyorum enflasyon durumu ne olmuş diye. Hayatımın en güzel günlerini beklemekle geçiriyorum. Bekledikçe daha da karanlığa sürükleniyorum. Seçime 67 gün kaldı, ilk kez oy kullanacağım ama kime güvenip oy vereceğimi bilmiyorum. Bütün partiler bir şeyler anlatıyor fakat söylenenden çok yapılana odaklanıyorum ve bu zamana kadar gördüklerim pek iç açıcı olmadı. Ben istiyorum ki gece başımı yastığa koyduğumda iktidar savaşlarını düşünmeyeyim, iş başvurum reddedilince acaba torpil mi yapıldı birine diye canım sıkılmasın, parti deyince siyaset değil, şarkıların çaldığı eğlenceler gelsin istiyorum. Neden tekel bayiler başkanını biliyorum? Neden kuaförler odası başkanını biliyorum? Çünkü ülkem beni buna zorladı. Pandemi oldu tekel bayiler kapatıldı sanki tek derdimiz buymuş gibi. Saç kesimine zam geldi kuaförler odası başkanının adını öğrendik. Gençlerin bunları bilmesi açıkçası üzücü geliyor. Farklı ülkelerdeki gençler daha kendi cumhurbaşkanlarının adını bilmezken benim ülkemdeki gençler cumhurbaşkanının bütün ailesinin hayatına kadar biliyor. Keza sadece sorun bu da değil a partisinin başkanı, vekili, sözcüsü hepsini öğrenmiş durumdayız. Sabrettik, sabrediyoruz coğrafya kaderdik demedik çalıştık çabaladık yeri geldi ülkesini terk etmek zorunda kalanlar oldu, ülkelerini sevmediklerinden değil daha iyi hayat şartlarında yaşamak için yeri geldi kendi toprağımızda bir kuru ekmeğe tama ettik fakat yorulduk, çok yorulduk çok sustuk her şeye karşı sustuk ama artık bizim de sabrımız kalmadı artık okula gidemez, arkadaşlarımızla bir kafede kahve içemez, farklı bir şehri görmeye gidemez olduk. Sorun kimde? Veya sorun ne? Sorun gençlerin gözlerini boyamaya çalışan partililerde. Sorun yandaş vatandaşlarda. Bu düzen değişmeli bir kere de gençlerin sözü dinlenmeli.
Sevinç Barman