Güzel Çanakkale’mizin, saygıdeğer insanları merhaba.
Sizinle şehrimizin simgelerinden biri olan tarihi Yalı Hanı’nda buluşacağım için o kadar çok heyecanlıyım ki. Ve böylesine öneme sahip bir mekânda, sizlerin huzurunda bulanacağım için de kendimi çok ama çok şanslı hissediyorum. İyi ki varsınız. İyi ki yazılarımı sizler ile buluşturan gazetemiz Gazete Bölge Haber var. Gazetemize, bana bu fırsatı sunduğu için teşekkürlerimi sunuyorum.
Sevgili Çanakkaleliler, Yalı Hanı’nda buluşacak oluşumuzun nedeni, bölgemizin sevilen ve sayılan isimlerinden biri olan Hamza Yıldız ile birlikte gerçekleştireceğimiz imza günü. Saygıdeğer Hamza bey, ‘’Memleket Yazıları’’ ve ‘’Lamia’’ adlı kitaplarını sizler için imzalayacak. Doğa ve yaşanabilir bir gelecek için mücadeleyi elden bırakmayan Hamza Bey ile tarihi bir mekânda bulunmak, sizler ile söyleşmek şüphesiz çok güzel olacaktır. Umarım sizler de böyle düşünür, imza günümüze katılarak bizleri yalnız bırakmazsınız. Ajandanıza not ediniz, lütfen! İmza günümüz, 16 Nisan Cumartesi günü saat 14.00’da, tarihi Yalı Hanı’nda. Bizler; her birinizi büyük bir sevgi ve heyecan ile bekliyor olacağız. Yalı Hanı’nda güzel bir gün yaşama umudunu aşılayan değerli dost Bülent Özüren’e de sizlerin huzurunda teşekkür ediyorum. İşte hayat; paylaşınca, üretince, iyi dilekler de bulununca güzel. Sizce de öyle değil mi, sevgili okurlarım?
Tarihi ve kültürel öneme sahip Yalı Hanı’na dair, söylenecek çok şey var. Kısaca değinmek gerekirse, bazı bilgileri sizlere ve asıl Çanakkale’ye gelmeyi düşünen, Yalı Hanı ile tanışmamış olan vatandaşlarımız aktarmak istiyorum. Yalı Hanı’nın tarihi 1860’lı yıllara kadar uzanır. Çanakkale’nin doğal tarihi mirasıdır. O yıllarda han kente emanetçi, garaj ve konaklama olarak hizmet vermiş. Fetvane Sokak ve Yalı Caddesi’ne açılan iki kapısı ile o bir yolgeçen hanıdır
Yalı Hanı’nın ilk işletmecisi Girit’ten Çanakkale’ye göç eden Ahmet Turhanlı’dır. İşletmeciliğini vefatına kadar sürdüren Ahmet Ağa, 1920’li yıllarda hanın bir odasını karacalara ayırmış. Karacalar acıktıkları zaman Yalı Caddesi kapısından çıkıp manavdan yerlermiş. Ahmet Ağa da daha sonra hesabı ödermiş. Bu ve buna benzer onlarca hikâye olduğu bilinmektedir.Troya kazılarını başlatan Heinrich Schliemann’un uzun süre kaldığı, Kazı Başkanlığı yapan M.Osman Koffman’ın da çalışmalarını yürüttüğü yer de Yalı Hanı’dır.
Yalı Hanı, mevsim şartlarından etkilenen, eski ve tarihi bir yapıdır. Bu özelliğinden dolayı da sık sık tadilatlar görmektedir. Bugüne kadar hanı işletenlerin amacı, hep hanın değerini korumak olmuş. Handa yaklaşık 30 oda, kafeler, atölyeler, dernekler, hediyelik ve giyim eşya dükkânı ve kitapçı var. Böyle tarihi önemi olan bir mekânı canlı tutmak da tarihe ve geleceğe karşı bir sorumluluk olsa gerek.
Yalı Hanı, altında atların barındığı, üstünde insanların yaşadığı Çanakkale’nin üç hanından geriye kalan tek han olma özelliğiyle de ayrı bir değere ve öneme sahip. Tarihi han, 1950’li yıllarda bir yangın geçirmiş. Ve burası Lapseki ve Merkez arasındaki taşımacılığın garajı olmuş. Otobüsler, yolcuları buradan almış.
Yalı Hanı, bugüne kadar Çanakkale Belediyesi’nin ve Valiliğ’inin birçok etkinliğine ücretsiz ev sahipliği yapmış. Sergilere, toplantılara kapılarını açmış. Ve kentin birçok kültürel etkinliklerine de ücretsiz ev sahipliği yapmış. Zaten kurumların da bu değere ilgi göstermesi gerekiyor. Ama olmasa da Çanakkale halkının da elinden gelenin fazlasını yapacağına inanıyorum.
Yalı Hanı’nda, 11 yıl boyunca; Çanakkale Bilim Sanat ve Kültür Etkinlikleri Derneği Troia kazıları süresince, Arkeoloji Buluşmaları yapıldı. Kazı bilgileri burada kamuoyu ile paylaşıldı. M. Osman Koffman sürekli buraya gelmiş. Troia yılı ilan edilmesinde, Yalı Hanı’nda gerçekleşen bu etkinliklerin önemi büyüktür. Troia böyle Troia oldu demek, hiç de yanlış olmaz.