Meryem küçük bir kasabada ilkbahar sabahı dünyaya gelmişti. Ailesinin ikinci çocuğuydu. Babası Enver Bey diş hekimi, annesi Melahat Hanım ise ev hanımıydı. Kendisinden üç yaş büyük bir abisi vardı. Meryem sarışın ufak tefek bir kızdı.
Beş yaşına geldiğinde babasının işi nedeniyle başka bir ilçeye taşınmışlardı. İlkokula burada başlamıştı ve başarılı olduğunu düşünen bir kızdı. Ta ki dördüncü sınıf bittikten sonra başka bir ile taşınıp, beşinci sınıfa başlayana kadar. Babası ile yeni okuluna kayıt olmaya gittiklerinde okul müdürü bu okulda, Meryem’in zorlanacağını söyledi. Babası Meryem’e bakarak “Ben kızıma güveniyorum benim kızım başarır” demişti. Meryem’in o saatten sonra başarısız olma şansı yoktu. Okula başladığında ilk dört yıl ne kadar dikkatsiz bir öğrenci olduğunu küçük yaşına rağmen fark etti.
Arkadaşları gibi yazamıyor ve okuyamıyordu. Babası benim kızım başarır demişti halbuki. Meryem çok çalıştı. Zira babasının güvenini sarsamazdı. O yıl Anadolu lisesi sınavlarına girdi ve kırk altı kişilik sınıftan Anadolu lisesini kazanan ilk yedi çocuktan biri olmayı başarmıştı. O an karar vermişti, öğretmen olacaktı.
Lakin Meryem’in babasının hayalleri farklıydı, kendi gibi kızının da diş hekimi olmasını istiyordu.
Hiç sormamıştı Meryem’e ne istediğini. Bu baskı altında üniversite sınavına giren Meryem, strese dayanamayarak sınavda hastalandı. En büyük üzüntüsü babasının hayallerini yıkmak olmuştu. Aldığı puanla hekim değil ama mühendis olacaktı. Dört yıl hızla akıp geçerken içinde gizlediği öğretmenlik hayalini kurmaktan vazgeçmedi. Tüm öğrencilerine anlattı. İnsanlar hayal ettiği müddetçe yaşar.
Diplomasını aldığı sırada bir mucize gerçekleşti. Bir okulda öğretmene ihtiyaç vardı. Meryem’e o okuldan öğretmenlik teklif edilmişti. Kaybettiğini sandığı hayallerine bir an da kavuşmuştu.
Meryem öğrencilerine sadece iyi bir öğrenci değil iyi birer insan olmayı da öğretecekti. Bunu da başardı. Şimdi Meryem’in yetiştirdiği doktorlar, mühendisler, avukatlar… vardı. Hayallerinden vazgeçilmemesi gerektiğini bütün öğrencilerine anlattı. BİR KADIN DAHA BAŞARMIŞTI…