Bu makalem de fazlasıyla kendi düşüncelerime yer vereceğim. Çünkü ciddi anlamda anlaşılması ve kabullenilmesi zor bir konuyu ele alacağız.
Öncelikle en temele inelim. Birkaç dakikalığına dinleri yoksayalım. Bilim bize ilk homo cinsi canlıların 2.8 milyon yıl önce ortaya çıktığını söylüyor. Aklınızdan her şeyi çıkartın ve dünyanın o halindeki özgürlüğü hissedin. Düşünce özgürlüğü bile tam anlamıyla olmayan ülkemizden uzaklaşıp herkesin birbiriyle eşit olduğu o ana götürün zihninizi. Her şeyin yokluğuna inin. Kimse kimseye kural koymuyor, her canlı dilediği yere gidiyor kimseye hesap vermeden savaşmadan sadece bedenen yoruluyorlar yolculuk etmek için. Dünyanın onlara sunduğu güzelliklerin keyfini sürmek için sadece ve sadece keşfetmeleri gerekiyor. Sınırlar yok askerler yok silahlar yok. Böyle bir dünya hayal etmek bile hala bir umut var demektir içinizde. Zaman geçtikçe insanların sadece fiziksel evrim geçirmediklerine tanık olacağız şimdi.
İYİ ve KÖTÜ
O gün geldi çattı insanlar elindekiyle yetinemedi. Kıskançlıklar hasetlikler çirkinlikler doğdu bir gün, belki de şeytanın doğum günüydü kötülüğün başlangıcı. O gün sınırlar çizilmeye başlandı, hem topraklar hem zihinler arasında. İnsanlar bölündü gruplara ayrıldı ve kendilerine ait sandıkları şeyler için birbirlerini öldürmeye başladılar. Peki bir de şu açıdan bakalım. Kötülük gelene kadar iyilik diye bir şey var mıydı ? Belki de kötülükten haz almayanların tarafıydı iyilik. Bir grubun içinde dünyaya gelmemizde seçenekler arasında elbette.
ÖZGÜRLÜKTEN KOCAMAN BİR HAPİSE
Özgürlükler dünyasından çıkıyoruz şimdi ve günümüze geliyoruz. Binlerce bayrak, binlerce kimlik ve binlerce lider. Kendi ellerimizle özgürlüğümüzü ellerine verdiğimiz siyasetçiler. Yasakların olmamasını dilerdik hepimiz, ancak sayemizde mümkün gözükmüyor. Çünkü problem biziz. İçimizde ki iyilik ve kötülük duygusu. İstesek bile başaramayız artık. Çırılçıplak bedenlerde eşitken artık pahalı ceketlerin elbiselerin içinde sınıflandırmışız kendimizi. Kinli ve öfkeli bakışlarımızı gizlemiyoruz da artık. Utanmıyoruz bile, umudumuzu kaybettiğimiz için. Su içmek kadar basit bir eylemi bile, yoksulluktan avuç içleriyle içen çocuklara iğrenen gözlerle bakıp, içimizdeki kiri yok sayıyoruz. İşte biz bu olmamalıyız insanoğlu, büyülü bir dünyanın içinde kaybolan ufak tefek gereksiz yasaklar konumuna gelmemeliyiz. Özgürlüğünü yok pahasına satan bizler olmamalıyız.Daha kaliteli bir yaşam sunmak bizlerin elinde.Bunu asla unutmayalım.
Sevgiyle Kalın Sevgili Dostlarım...
DUYGU YILDIZ
Evet sence doğrusun lakin insanlık ne için geldiğini hatırlamıyor.rızık Allah'tan sebebp belli değil onu anlamak güzel o*** teşekkürler