Bugün dünya coğrafyasında kutlanan bayramlar, törenler, bir milletin ortak ve kültürel yapısıdır. Bayramı olmayan bir milletin varlığından söz etmek mümkün değildir. Her ülkenin kendisine has özel günleri vardır. Bayramlar ve özel günler ülkelerinin milli kültürü olup, asırlık bir tarihin geçmişten günümüze gelen mirastır. Müslüman ülkelerin tarihine bakmış olduğumuzda dini bayramlar, kültürel ve değişim sürecinde özelliğini kaybetmeden bu günümüze kadar gelmiştir. O nedenle Müslümanların dini bayramı olan Ramazan ve Kurban Bayramı, geçen zaman içerisinde daha da benimsenmiş, geleneksel bir gün olarak günümüze kadar gelmiştir.
Kurban gerek fert, gerekse toplum açısından çeşitli yararlar taşıyan dini bir ibadettir. Kişi kurban kesmekle Allah’ın emrine boyun eğmiş ve kulluk bilincini koruduğunu canlı bir biçimde ortaya koymuş olur. Müminler her kurban kesiminde Hz. İbrâhim ile oğlu İsmâil’in Cenâb-ı Hakk’ın buyruğuna mutlak itaat konusunda verdikleri başarılı sınavın hatırasını tazelemiş ve kendilerinin de benzeri bir itaate hazır olduğunu simgesel davranışlarla göstermiş olmaktadırlar.
Müslümanlar dini bayram olarak yılda iki bayram kutlarlar. Bunlardan biri Ramazan Bayramı diğeri ise Kurban Bayramıdır. İslamiyet’e, Allah’u Teâla’nın emirlerini harfiyen yerine getirirken, Müslümanlar için özel olan bu iki bayram bu günlerde neşe, mutluluk ve tefekkür içerisinde kutlarlar.
Kurban Bayramı’na yaklaştığımız şu günlerde kurban toplum arasında kardeşlik, yardımlaşma ve dayanışma ruhunu diri tutar. Bu özel günlerde hanelerinde et satın alma imkânı bulunmayan birçok ailemiz var. Allah rızası için kesmiş olduğumuz kurbanları taksimatını yaparak pay dağıtımlarını iyi yapmak zorundadırlar.
Peygamber Efendimiz (s.a.s.), “Kurban etinin üçe taksim edilip, bir bölümünün kurban kesemeyen yoksullara dağıtılmasını, bir bölümünün akraba, tanıdık ve komşularla paylaşılmasını, bir kısmının da evde yenmesini tavsiye etmiştir.”
Müslümanlar Arife günü sabah namazından itibaren başlayacak olan bayramın, Kurban Bayramı sabahı kılınacak olan bayram namazından sonra tekbir getirerek, bayramın dördüncü günü ikindi namazına kadar bu nimetleri bize bahşeden Rablerine de şükürlerini ifade etmiş olurlar. Bu bayram ananelerimizde tekbirli bayram olarak anılmış, günümüze kadar gelmiştir. Kurban Bayramlarında şunlara dikkat etmeliyiz. Kavga, kumar, kurban etiyle içki içmek, zina yapmak, hoş olmayan davranışlarda bulunmak dinimizce yasaklanmıştır. Mahallemizde ve çevremizde küs ve dargın olan kişilere arabuluculuk yaparak husumeti olanın husumeti çözmek kırgınlıkları ortadan kaldırarak dostlukları pekiştirmiş oluruz. İslam dinin de misafirperverliğe özellikle önem gösterilir ve aileler bayram günü boyunca birkaç eve misafir olurlar. Misafirlik yapmadan önce yakın aile bayramlaşmasına özen gösterilir. Baba, anne, kayınvalide, kayınpeder ziyareti yapıldıktan sonra akraba ve komşu ziyaretleri yapılır. Gençler, bu vasıtayla misafirlikteki görgü ve ahlak kurallarını, misafir ağırlamayı öğrenir ve sosyal ilişkilerini geliştirirler. Bu bağlam da bayramların gençlerin hem dini hem de manevi yönden eğitildiği bir mektep olduğunu söylemek mümkündür. Sonuç olarak bakıldığında gelenekselleşmiş bayramlar dostluk, mutluluk, büyükleri yerinde ziyaret etmektir. Günümüzde kutlanan bayramlar geleneklerimize göre uyulmadığı için dini bayramlarımızı huzur içinde geçiremiyoruz. Bireyler olarak bu özel günlerde uygunsuz davranışlara izin vermeyip bayramlarımızı huzur içinde geçirmeliyiz.
Bu duygu ve düşüncelerle, Kurban Bayramın ülkemize, milletimize ve bütün insanlığa huzur, barış, adalet ve merhamet getirmesini Yüce Rabbimden niyaz ediyorum. Bayramlar dostluğu, sevgiyi, geleceği, aşımızı, ekmeğimizi ve soframızı paylaşmaktır. Birlik ve beraberliğimizi, kardeşlik ve dostluğumuzu en sıcak şekilde hissedeceğimiz bir Kurban Bayramı dilerim. Kurban bayramız kutlu olsun.
Kalın Sağlıcakla – ERHAN TAYLAN