İyi günler Çanakkale Bölge Haber okuyucuları. Bugünkü köşe yazımda size Şeker hastalığından bahsedeceğim.
Çağın hastalıkları arasında en ön sıralarda yer alan diyabet (şeker hastalığı), ölümcül birçok hastalığın oluşumunda birinci sırada rol oynayan ve dünyanın her yerinde çok yaygın olarak görülen bir hastalık türüdür. Sağlıklı bir yaşam herkesin hakkıdır. Ama yaşam mücadelesi ve geçinme gelişmekte olan ülkelerde buna çok olanak sağlamıyor. Sağlıklı beslenmemiz yaşam tarzımız için çok önemlidir. Günümüzde hastalıklardan korunmak için, beslenmemize bir kat daha dikkat etmemiz gerekiyor. Beslenmemiz düzgün değilse vücudumuz bazen uyarılarda bulunur. Benim gibi dikkate almadığınızda sonuçlarına katlanmış olursunuz. Dünyada birçok insanın korkulu rüyası olan diyabet, vücudun insülin direncinin düşmesiyle yüksek kan şekeri değerlerine sebep olan bir rahatsızlıktır. O nedenle diyabet korkulacak bir hastalık değildir. Erkenden teşhis edilmezse ve tedavisine başlanmazsa inansın yaşam kalitesini düşürür ve vücudun diğer organlarına zara vermeye başlar. Ben bu yazıyı yazarken diyabet yani Şeker hastalığına dikkat çekmek istedim. Diyabet öldürmez ama süründürür. Ben şu soruyu her zaman kendime sordum “Kaç yıldır şeker hastasıyım?, Ben nerelerde ne yanlışlar yapıyorum?, Nerelerde neleri doğru yapıyorum?” diye. Ama korkularımı yenemediğim için bu gerçekten hep kaçtım. Benim gibi korkularınızı yenip acilen bir doktora görünmeniz gerekiyor.
Şimdi sorabilirsiniz bu yazı nerden çıktı diye, sağlık ocaklarında bulunan doktorların önemi çok büyük. Hastalıkların tanısında yol gösterici olarak büyük rol oynuyorlar. Sağlık ocağı, sosyal devlet olmanın getirdiği ve gerekliliğini doğurduğu bir hizmettir. Gelişmemiş, gelişmekte, kalkınmakta olan bölgelerde veya nüfus bakımından çok fazla kalabalık olmayan bölgelerde kurulan ve birinci basamak sağlık hizmetleri veren kuruluşlardır. Sağlık ocakları; hastaneler kadar personel, donanım ve kaynağa sahip olan hizmetlerini bölgesel olarak veren sağlık hizmet kurumlarıdır. İşte sağlık ocaklarının önemi tamda burada devreye giriyor. Son zamanlarda artan rahatsızlığım nedeniyle sık sık gittiğim Merkez Köşdere Aile Sağlığı Doktoru olan Aile Hekimim Mustafa Karataş devreye girdi. Yapılan tahlillerden sonra şekerimin çok yüksek olduğunu ve benim acilen bir Dâhiliye doktoruna görünmem gerektiğini söyledi. Sen kendine eziyet ediyorsun eğer tedavi görmezsen kendi kendine ve vücuduna zarar vereceksin, korkunun ecele faydası yok diyordu. O gün bana verdiği manevi destek ve karalılığı sayesinde bu hastalıkla yüzleşmeme neden oldu. Ailesi gibi görüp içten samimi ilgisi bana her zaman çok güven verdi. İyi ki hocamı tanımışım ve onun sayesinde korkularımı yenerek, diyabet tedavisine başladım.
Sevgili okurlar diyabet benim korktuğum kadar değilmiş. 300-350’lerde olan şekerim 4 günlük tedavi sonucunda 180’nlere gerileyerek daha iyi olacağımın sinyallerini verdi. Ama her şeyden önce yediklerimize dikkat etmek zorundayız. Sıkı perhiz, şekerli ürünlerden uzak durarak, şekerimin daha da düşeceği kanısındayım. Ha bu arada bahsetmeden geçemeyeceğim. Tedavi sürecine başlamamda bana yardımlarını esirgemeyen Aile Hekimim Doktor Mustafa Karataş’a, Ebe Nefise Arslana Çanakkale Mehmet Akif Ersoy Devlet Hastanesi Dâhiliye Hekim’i Ebru Çakan Barutçu’ya, Diyabet Eğitim Polikliniği hemşerisi Serap hanıma, güler yüzlü ve samimi yaklaşımlarından dolayı buradan teşekkür ediyorum. Adı gibi tadı olmayan şeker hastalığı tedavi edilebilir. Sizlerde benim gibi korkularınızla yüzleşin, geç kalmadan bir doktora görünün.
Sağlıklı bir yaşam dilerim.
ERHAN TAYLAN